Oku, bilgilen, fikir sahibi ol; zihnin ve gönül dünyan zenginleşsin! Dr. Ismail Kaygusuz

Bir Anadolu Evliyası SULTAN ONAR

onarbaba

PROLOGOS/Sahne I

 
Anlatıcı Şeyh Bahşiş kızıl sarığı beyaz giysisi ve üç düğümlü, püsküllü siyah kuşağıyla sahneye soldan girer. Genç görünümlü, ama uzun siyah sakallı ve kalın sarkık bıyıklıdır.Sırtında bir seyahat torbası vardır. Sahnenin sağ köşesine yakın üstte eşiğinin hemen yukarısında Selçuklu simgesi kartal kabartması bulunan sarayın giriş kapısında mızraklarını birbirine çatmış siyah sarıklı iki Selçuklu askeri nöbettedir.

ANLATICI ŞEYH BAHŞİŞ _:(Sahneye girereken) Adım Şeyh Bahşiş. Sekiz yüzyıl sonra soyumuzdan gelen yazar evladımız bizi bu oyunda anlatıcı yaptı. Saygıdeğer babam Şeyh Hasan Onar’ın Rum Diyarı’na gelişini, konar-göçerliği bırakıp buraya yerleşmesini ve keramet söylenceleri olarak size ulaşan yaşamını ben anlatacağım. Bu ulu evliyadan hepinize himmet ve yardım etmesini dileyerek, bizden dört yüzyıl sonra yaşamış büyük Kızılbaş ozanı Pir sultan Abdal’ın babamız için yazdığı bir nefesten dörtlüklerle başlamak istiyorum:

Bir gececik mihman oldum Onar'a

Aman Onar Dede sen imdat eyle

Özümü bağladım ol nazlı Pir'e

Aman Onar Dede sen imdat eyle

Adın Şeyh Hasan'dır hem derik Oner

Elbet er olanda bulunur hüner

Adını işiden secdeye iner

Aman Onar Dede sen imdat eyle

Kimimiz dardadır kimimiz yolda

Kimi zulümatta kandadır kanda

Tut elimiz' koyma bizi dar günde

Yetiş Onar Dede sen imdat eyle

..........

Pir Sultan'ım düşmüş dürür cüdaya (cüda: ayrı, ayrılmış)

Halim' arzedeyim Bari Hüda'ya (Bari: yaratıcı)

Canım kurban olsun Onar Dede'ye

Yetiş Onar Dede sen imdat eyle

Yirmi yaşlarındayken babamızdan izin alıp, bilgi ve görgümüzü artırmak için seyahata çıkmıştım. Yolum Selçuklu başkenti Konya’ya düştü. Çarşı pazarı dolaşırken kendimi aha bu kapının önünde buldum. Yıl 1205, Sultan Sarayı’nın kapısıymış, nereden bileyim; ben büyük bir kervansaray sandım, içeri girip bir yatacak yer ayarlayayım dedim.(Uzun mızraklarını birbirine çapraz çatmış iki askerin arasından hızla geçmek isterken, sıkıştırıp engel olurlar.)

ASKER _; (Karga tulumba bir kenara çeker ve fısıltıyla) Bre delikanlı sen deli misin deng misin? Burası Sultan Gıyaseddin Keyhusrev’in sarayı; seni içeriye bırakırlar mı? Belli ki yabancısın; sırtındaki bu batıni kıyafetinle, kızıl sarığınla seni saray muhafızları yakalasalardı, Alamut fedayisi sanıp öldürürlerdi. Dua etki biz ikimiz de batıni inançlıyız, Ya Ali Medet!

ANLATICI ŞEYH BAHŞİŞ _: Ya Ali medet! Ben El Cezire Türkmenlerinden Şam Bayadı oymağındanım. Şeyh Hasan Onar Begin oğluyum. (Asker hemen eline sarılır) Orada biz hep böyle giyiniriz. Giysilerim parçalanmıştı, şar içindeki bir eskiciden alıp giydim bunları. Demek buralarda yasak ki, eskici arkamdan hem gülüyor hem de kafasını sallıyordu.

ASKER _; Bereket burası ıssız, sarayın arka kapısı efendim. Kafana hemen bir siyah Selçuki bere tak, kızıl sarığı söküp torbana koy! Sultan Gıyaseddin Keyhusrev on gün önce, yani 25 Şubatta ikinci kez tahta oturdu. Bizim kim olduğumuzu, burada ne aradığımızı da sorma! Sultan Divan toplantısından çıkıp halvete çekilmişti. Az önce bu kapıdan habercisiyle veziri danişmendli Muzaffirüddin Mahmud ve hocası Mecdüddin İshak geçti. Şu anda üçlü bir toplantı yapıyorlar.(Saray kapısı kaldırılıp sahne değişir)

 

Oyunun tamamını pdf okuyubilirsiniz...