Bu yılki Şeyh Hasan Onar’ı Anma Etkinlikleri!nin 16.sı, Malatya’nın büyük şehir olması dolayısıyla mahalle statüsüne girmiş olan ONAR’da 31 Ağustos Pazar günü yapıldı. Malatya’dan, Arapgir ilçesinden ve çevre köylerden binden fazla konukların katıldığı etkinlikler şenliği, her yıl olduğundan daha anlamlı ve coşkulu geçti.
Adına anma ekinlikleri düzenlenen Şeyh Hasan Onar kimdir?
Onar Dede ve Sultan Onar sıfatlarıyla da anılan Şeyh Hasan Onar, bir çok Anadolu evliyası gibi Horasan kökenlidir. Tarihsel olarak kendisinin, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah döneminde İsfahan valisi; bu kentin yakınlarındaki batınilerin yaşadığı Halâdgâh kalesinin sahibi Emir Onar’ın kızından torunu olduğunu düşünüyoruz. Bu düşünceye nasıl vardığımızı kısaca açıklamak gerekiyor: Şeyh Hasan Onar’ın Bağdad Abbasi halifesi tarafından Selçuklu Sultanı’na gönderilmiş olan elçilik heyetini oluşturan zamanın tanınmış bilginleri arasında bulunuşu, onun Abbasi sarayında gördüğü saygı ve tanınmışlığının kanıtıydı. Bu bizi, onun bir askeri aristokrat aileden gelmiş olabileceği kanısına götürdü. Şeyh Hasan’ın ek ismi, hâlâ yaşamakta olan ‘Onar’ sözcüğünün bir ecdad-soy veya aile adı olması olasılığından hareketle araştrımaya başladık. İşte o zaman karşımıza Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın (öl.1092) gözde Sipehsaları (başkomutanı) İsfahan emiri Onar Bilge Beg (öl.1099/1100) çıktı. Melikşah’ın oğulları arasında yapılan savaşlardan birinde öldürülen Emir Onar’ın damadı Sultan Alparslan’ın torunlarından biridir. Bu kişi Basra, Şam, Fars atabegliklerinde bulunmuş, Mengü Bars’tır. Ayrıca Mengü Bars’ın 1158’de Abbasi Halifesi topraklarında baş kaldırıp yağmalara girişmiş olan İva Perçem Türkmenlerinin ayaklanmasının bastırarak dönemin Halife’sini kurtardığı bilinir. Bu halife, Şeyh Hasan Onar’ı Selçuklu Sultanı’na gönderdiği heyetin içine katan halife Nasr Lidinillah’ın babasıdır. Bu demektir ki, Halife çocukluğundan beri Şeyh Hasan’ı tanıyordu Mengü Bars’ın oğlu olarak.[1]
Eğer farklı bilgi ve belgeler ortaya çıkmadığı takdirde, Sultan Onar’ı aynı zamanda Selçuklu hanedanı mensubu görmek durumundayız.
Sultan Onar’ın Rum’a, yani Anadolu’ya ilk gelişi 1205 yılına rastlar ; Bağdat Halifesinin, Konya Selçuklu Sultan 1.Gıyaseddin Keyhusrev’e gönderdiği, içinde Muhyiddini Arabi, Mecdüddin İshak ve Evhadüddin Kirmani gibi zamanın İslam bilginlerinin bulunduğu elçilik heyeti içindedir. Onun Irak bölgesinden Anadolu’ya ikinci ve oymaqğıyla toplu gelişi ise yerleşmek, yurt tutmak amacıyladır.
Şeyh Hasan Onar inançsal olarak, kendisinden yaklaşık 30 yıl sonra Anadolu’ya gelmiş olan Hünkâr Hacı bektaş Veli gibi bir batıni dai’si, yani alevi-batini inancının yayıcısı ve davetçisi, aynı zamanda Ehlibeyt soylu bir seyyiddir. Çok büyük olasılıkla 1220 den önce kendi adıyla anılan zaviyesini kurmuş ve 1224 yılında Selçuklu (Malatya) emirinden aldığı zaviyeye vakfedilmiş arazinin sınırlarını ve kullanım koşullarını belirleyen Vakıfname’yle kuruma resmiyet kazandırmıştır.
Şeyh Hasan Onar, 1200’lü yılların ilk çeyreğinde oymağı veya obasıyla gelip, burada zaviyesini kurarak tesadüfi göçerlikten yerleşime, yurt edinmeye geçmedi. Kendisinden önce binlerce yıl yaşanmışlığın tarihsel kültür mirasının bulunduğu bu çevreyi; sulu, bereketli her türlü ağaçlar ve otluklarla kaplı, yerleşime uygun bir yer olduğu için seçmiştir.
Bugün açık ve kapalı durumda 25 kadar kaya mezarını kapsayan nekropol alanı olasılıkla İ.Ö.2.yüzyıldan 9.yüzyıllara kadar kullanılmıştır. Yaptığımız yüzey araştırmalarında ele geçen arkeolojik malzemeler, köyün arazisinde İlk Neolithik ‘den, yani İ.Ö. 7.binden bu yana 9 bin yıllık kesintisiz yerleşme bulunduğunu göstermektedir. Olasıdır ki, Şeyh Hasan Onar buraya geldiğinde, Roma-Bizans harabeleri hâlâ ayaktaydı.
Biz Onar köyü yaşayanları olarak Şeyh Hasan Onar’a saygımızı, onu evliyalaştırarak sürdürüp bugüne getirdik. Sığınağımızdı, ziyaretgâhımızdı Onar Dede türbesi; mutlu günlerimizde üzerinde kurban keser lokma dağıtır, acılı günlerimizde yardım diler ve onun kutsallığına sığınırdık. O bizim atamız, kerametleriyle tanıdığımız evliyamızdı; kuru bastonunu toprağa sokunca yeşerip “Sakız Baba” oluşmuş, bir tekme vurunca su çıkmış adı “Cennet Pınarı” olmuş; tekkesini kurarken ağaç aramaya çıkmış, bir koca kiraz ağacı köküyle göceğiyle sürüklenerek peşinden gelmiş. Bir tas çorba ve bir torba arpayla padişahın üç bin atlı ve üç bin yaya askerini atlarıyla birlikte doyurmuş...
Son inceleme ve araştırmamızda vardığımız sonuca göre; Şeyh Hasan Onar, inançsal ve siyasal bağlamda Alamut İmamı Alâ Muhammed’e (1166/1210) bağlı ve El Cezire Türkmenlerinin büyük olasılıkla İsmaili Bayat Kalesi’nin yönetici batıni dai’siydi. I.Gıyaseddin Keyhusrev tahta çıkışının ve yaptığı fetihlerin haberini (zafername’sini) sadece Bağdad halifesine değil, dönemin güçlü Nizari Alamut Devleti’nin İmamı’na da göndermiş olduğunu kaynaklar yazmaktadır. Bize göre Şeyh Hasan Onar, Halife’nin elçilik heyetine , Halife’nin çok iyi tanıdığı olması dışında, Alamut İmam’ı Alâ Muhammed II.yi temsilen katılmıştır. Çünkü o yıllar Halife, kırk yılı aşkın bir zamandır Alamut’un başında bulunan ve son yıllarını yaşamakta olan Alâ Muhammed’in, yerine vasi tayin ettiği oğlu Celaleddin III. Hasan ile gizli dostluk ilişkileri içindedir. Bu heyettekilerin büyük bir kısmı Şafii-İşari ve Hanefi mutasavvıf bilginlerdi, sadece Şeyh Hasan Onar batıni ve Ali soylu Aleviydi, Onun bir batıni dai’si oluşunun anısı ve Baba Resul ayaklanmasının izleri , Onar köyünde dedelere ve evlatlarına hâlâ “dayi” ve “Baba Resul” çağırmalarında yaşıyor.
Onar Köyü’nde ilk kez bir tiyatro oyunu sergilendi
Onaltıncı Şeyh Hasan Onar ‘ı Anma Etkinlikleri’ne sanatsal anlam katan , bu köyde doğup büyümüş bir yazar olan tarafımdan yazılmış; Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Gösteri Sanatları Anabilim Dalı yayın organı Yeni Tiyatro Dergisi’ne bağlı İstanbul Yeni Tiyatro (İSYET) grubunun “Bir Anadolu Evliyası SULTAN ONAR” oyununu köyde sahnelemesi oldu.[2]
Zaviyenin’nin, dolayısıyla köyün ve özellikle, günümüze dek gelmiş bulunan Cemevlerinin kuruluşu, kurucuları Şeyh Hasan Onar ve oğlu Şeyh Bahşiş hakkında çok sayıda keramet söylenceleri (menkıbeler) anlatılır köyde. Şeyh Hasan Onar’ın 1205’de elçilik misyonuyla ilk gelişinden itibaren, oymak ve obasıyla Anadolu’ya göçüp yerleşmesi sırasında, genel tarihsel olaylar çerçevesinde oluşan gelişmeler ve halkın bilincine yansımış olağanüstü keramet söylencelerinden seçkiler yazdığımız oyunda yer almakta. Bütün bunları iç içe girmiş dramatik, epik, traji-komik, seyirlik vb.theatral ögeler karmaşası içinde, yerelden evrensele doğru bakışla vermeğe çalıştık. Gerçek tarihsel olayların dışına çıkılmamış, varsayımlar da tarihsel veri ve belgelere dayanmaktadır. Bütün bunları üç saata yakın bir oyun metninin içinde verdik. Yaptığımız daramaturji çalışmalarında bazı sahneleri kaldırarak özetleyip, anlatıcıya yüklenerek bütünleyici bağlar kuruldu. Böylece bir saat kırkbeş dakikalık bir oyunla seyirci karşısına çıkıldı.
Büyük çoğunluğu hiç tiyatro görmemiş kalabalık köylü ve kasabalı seyirci karşısında genç oyuncular çok başarılı bir performans gösterdiler. Onar Köyü Derneği’nin öncülüğünde, iki yıl önce kilitaşlarla döşetilmiş ve üç metre yüksekliğinde birkaç yüz demir borudan direkler üzerine gerdirilmiş branda bezleriyle örtülü 850 metrekarelik Şenlik-Etkinlik Alanı tıklım tıklım doluydu. İçinde Cemevi, konuk odaları, yemek ve toplantı salonu, mutfak, Sünni konuklar için bir mescit bile bulunan Şeyh Hasan Onar Külliyesi’nin önündeki çam ağaçları arasına kurulan sahnede ve zaman zaman seyircilerin içinde rollerini sergilerken; bu kalabalık kırsal kesim seyircisinin nasıl dikkat ve heyecanla izlediklerine; kimseyi rahatsız etmemek adına yüksek sesle dışa vuramadıkları sevinç ve coşkularını yanaklarında süzülen gözyaşlarıyla göstermelerine tanıklık ettik. Kentlerdeki salon seyircilerinden çok farklıydılar.
Yetkin Yüksel'in yönettiği oyun Onar Köyü'nde 31 Ağustos 2014 Pazar günü saat 11.30'da sahnelendi. İstanbul Yeni Tiyatro (İSYET) tarafından Temmuz, Ağustos ayları boyunca çalışılan oyun için tiyatronun genel sanat yönetmeni Y. Doç. Dr. Erbil Göktaş şunları söyledi:
"İsmail Kaygusuz Anadolu tarihine farklı açılardan bakan bir yazarımız. Kaygusuz'un araştırmalarını ve diğer oyunlarını daha önce okumuştum; ancak doğduğu köy olan Onar Köyü'nün kuruluşunu, tarihsel perspektifi içerisinde söylencelerden ve çeşitli anekdotlardan yararlanarak anlatmasını çok ilginç buldum. Kaygusuz'un da katıldığı dramatugi çalışmaları sonucunda oyunu sahnenin olanakları içerisinde izleyicinin de rahat alımlayabileceği bir seyirlik halinde ele aldık. Dünya promiyerini Onar Köyü'nde yapmamız da bence tarihsel açıdan çok önemli. Onar Köyü'nden bir yazarın, Onar Köyü'nü anlattığı ve ilk gösterimi Onar Köyü'nde yapılmış olması bir çok ilkleri içinde taşımasının yanı sıra, yıllardır yapılan Onar Köyü Şenlikleri'nde ilk kez bir tiyatro oyununun sahnelenmesi de mutluluk verici. Başta Onar Köyü Derneği başkanı sayın Mehmet Ali Tanrıvermiş olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerine ve katkı sunanlara çok teşekkür ederim. Sezon boyunca İstanbul'un çeşitli sahnelerinde sahneleyeceğimiz Sultan Onar oyunu vesilesiyle tiyatronun tüm Anadolu köylerinde yaygınlaşmasını diliyorum."
Oyunda Sultan Onar rolünü Bulut Güneş, Şeyh Bahşiş'i Ali Hocaoğlu, Ana Sultan'ı Sakine Karaali, Gül Bacı'yı Yelda Özdeş canlandırıyor. Diğer rollerde Buğra Alkan, Halil Kaygun, Selim Alper Duman, Özkan Güneş bulunuyor. Müziklerini Gamze Yılmaz'la Özkan Güneş'in düzenlediği oyunun dans düzenini (Semahı) ise Y. Doç. Dr. Bedirhan Dehmen yaptı.
Öğleden sonra saat ikiye doğru oyun bittiğinde sessiz seyirci, yüksek çığırış ve ayakta uzun süren alkışlarla coşkusunu dışavurdu. Arkasından etkinlik programında her yıl varolan lokma dağıtımına geçildi. Bir yandan da Malatya –Türkiyem TV’nin sanatçılarından Aşık Ercan’ın yanık Arguvan türkülerini dinlemeye başladık. Tüm katılımcı seyiciye, dünden kesilen yirmiye yakın kurban etiyle pişirilen kazanlar dolusu pilav, üzüm ve ayran sunuldu. Zaten sabah saat 10’da başlamış olan p rogram kapsamındaki köyün toplumsal sorunları ve Onar Dede üzerinde konuşmalar bitmiş, oyunun sergilenmesiyle bugüne kadar hiç yaşanmamış olan farklı bir havaya girilmişti. Çeşitli nedenlerle siyasiler ve bürokratların gelmemiş olması da yönetici ve izleyicilere bir rahatlık sağlamıştı. Lokmalar yenildikten sonra bazı konuklar Onar Dede’nin türbesini, Büyük Ocak Cemevi’ni ziyaret edip ya da Roma kaya mezarlarını gezip köyden ayrılırken, geride kalanlar saat 4’e kadar yerel çalgıcıların oyun havalarıyla halaylar çekip eğlenmeyi sürdürdüler…
[1] Şeyh Hasan Onar’ın Bahşi Han’ın oğlu, anasının adının Vedduha ve Ahmet Yesevi ile amca çocukları olduğu tamamıyla spekülatif bir önermedir; bunu doğrulayacak ne bir belge ne de kanıt bulunmaktadır. Rahmetli İsmail Onarlı Türk-İslam Sentezi anlayışı çerçevesinde. yazmış olduğu kitabında Şeyh Hasan Onar’a hayali bir ebeveyn bulmuş, anasına da kendi ninesinin adını vermiştir!.